👤

Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum.
Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi.
Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat
saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem
içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık:
"Üçü yirmi üç geçiyor" diyivermişim.
Bu tutturuşa, once kimse şaşmadı. Boğazda, ge-
çen vapurlara bakıp zamanı bazen dakikası dakikası-
na kestirmek mümkündür. Görünürde vapur filan ol-
madığı anlaşılınca gözler faltaşı gibi açıldı:
"Peki ama nasıl bildin?"
"Bilmem" dedim. "Dilimin ucuna geliverdi işte."
Rahmetli halam:
"Tesaduf a canım" dedi. "Atti tuttu işte. Olmaz
mi böyle şeyler."
Öbürküler de:
"Evet" dediler. "Tesaduf. Ama bu kadar olur yani”
İnsanlar, mantıklarının normal akışına uyumayan olayları bu üç hece ile ne güzel ortadan kaldırıverirler. Kahinliğimin sırf bir tesadüfe dayandığı oybirliği ile kabul edildi. Hatta ben bile buna inandım. İnanacaktım Aradan iki hafta geçmiş geçmemişti ki, bir gece, ter içinde yatağımda uyandım:
Bire beş var. Bire beş var diye sayıklıyordum. Kalktım. Lambayı yaktım


Burdaki ses olaylarını ACİL bulabilirmisiniz ?