👤

Hz.muhammed in güzel ahlakı ve örnek hikayeler.

acil lütfen uzun 2 sayfa sürcek performans ödevi​


Cevap :

안녕❤️✨!

Efendimizin güzel ahlakı ve bunla ilgili günümüze kadar ulaşmış olan hadisler müminlere her zaman yol göstermeli ve mümin ahlak olarak efendimizi her zaman örnek almalıdır. Hz. Muhammed'in hayatı boyunca yaşamış olduğu başlıca olaylardan güzel derlenmiş bazı hikayeler aşağıdaki gibidir:

Rahmet Etmeyene Rahmolunmaz

Ebu Hureyre dedi ki: Resulullah (s.a.v)’ın huzurunda bulunuyorduk. Bu arada Hazret durmadan henüz küçük yaşta olan Hasan ve Hüseyin’i öpüyordu. Hazret’in bu hareketini gören Uyeyne: “Ya Resulullah (s.a.v), benim on çocuğum vardır. Ben şimdiye kadar onların hiçbirini asla öpmemişim” dedi. Hazret bu sözü duyunca çok sinirlendi, öyle ki çehresinin rengi değişti ve: “ Kim rahmetmezse, ona rahmolunmaz; eğer Allah rahmeti kalbinden almışsa, benim sana yapacak bir şeyim yoktur; kim, küçüklerimize rahmetmez, büyüklerimizi de saymazsa, o bizden değildir” buyurdu.

Sıraya Riayet Edin

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Bir gün Hz. Resulullah (s.a.v) ayaklarının üzerine yorgan örtmüş ve istirahata çekilmişti. Bu arada Hasan su istedi. Resullullah (s.a.v) hemen yerinden fırladı ve devemizden bir kaba biraz süt sağıp onu Hasan’a (a.s) verdi. Bunu gören Hüseyin (a.s) yerinden fırlayıp sütü almak istedi. Ama Resulullah (s.a.v) ona mani olup sütü Hasan’a verdi. Bu arada durumu seyretmekte olan Fatıma: “Ya Resulullah! Güya Hasan’ı daha çok seviyorsun” dedi. Resulullah cevaben buyurdular ki: “Hayır öyle değildir. Benim Hasan’ı savunmamın sebebi, öncelik onun hakkı olduğu içindir. Çünkü O, daha önce su istemişti, sırayı riayet etmek gerekir. Yoksa kıyamet günü ben, sen, bu ikisi ve şu yerde yatan (Ali) hepimiz bir mekanda olacağız” buyurdu.

İki Meleğin Haline Gülüyorum

Bir gün Resulullah (s.a.v) gülümseyerek göğe bakıyordu, bir adam Hazretin gülmesinin sebebini sorunca, Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdular: “Evet göğe bakıyordum, iki meleğin hali beni güldürdü, onlar kendi yerinde ibadetle meşgul olan mümin bir kulun gece gündüz yaptığı ibadetlerinin mükafatını yazmaları için yeryüzüne indiler, fakat onu, hasta olduğundan dolayı ibadetgahında bulamayınca, göğe çıkıp, Hak Teala’ya şöyle arz ettiler: “Ey Rabbimiz! Biz o mümin kulun ibadetini yazmak için her zamanki gibi onun ibadetgahına gittik, fakat onu orada bulamadık, hastalık yatağına düşmüştü.”

Allah Teala, o meleklere cevabında şöyle buyurdu: “O mümin kul, hastalık yatağında olduğu sürece, her gün ibadetgahında olduğu zaman ona yazdığınız her günün sevabı miktarınca ona sevap yazın. Hastalık yatağında olduğu müddetçe onun hayır amellerinin mükafatı bana aittir; onun mükafatını ben vereceğim.”

Allah Beni Zulmetmek İçin Göndermemiştir

Emir-ül Müminin Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir Yahudi’nin Resulullah (s.a.v)’den bir kaç dinar alacağı vardı, Hazret’ten o parayı istedi. Resulullah (s.a.v); “Ey Yahudi! Şimdi yanımda sana verecek bir param yoktur.” buyurdu. Yahudi: “Ey Muhammed! Paramı vermedikçe senden ayrılmayacağım!” dedi. Resulullah (s.a.v) cevaben: “Bu durumda ben de seninle birlikte otururum!” buyurdular.

Resulullah (s.a.v) onunla birlikte oturdu; öyle ki öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabah namazlarını da orada kıldı. Resulullah (s.a.v)’in ashabı o Yahudi’yi tehdit etmeye başladılar. Resulullah (s.a.v) onlara bakıp şöyle buyurdu: “Onunla ne işiniz vardır?” Ashap: “Ey Resulullah! Bu Yahudi seni hapsetmiştir!” Resulullah (s.a.v) onların cevabında: “Allah Teala beni, bir zimmi veya başka birisine zulüm yapmak için mebus etmemiştir.” buyurdular.

Gün yükseldiğinde o Yahudi adam şöyle dedi: “Allah’tan başka bir ilah olmadığına ve Muhammed’in de O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet ediyorum; malımın bir şatrı (yarısı) Allah yolu içindir. Allah’a andolsun ki, sana karşı böyle davranmam, sırf senin Tevrat’taki vasfını sende görmem içindi. Ben senin Tevrat’taki vasfını okumuştum. Onda şöyle yazılmıştı: “Abdullah oğlu Muhammed Mekke’de dünyaya gelecektir, Teybe’ye (Medine’ye) hicret edecektir, sert ve katı kalpli değildir, sövüş etmez ve çirkin söz ağzına almaz.” Ben Allah’tan başka bir ilahın olmadığına, senin de O’nun elçisi olduğuna şehadet ediyorum. Bu benim malımdır, Allah nerede emretmişse, onu orada harca.”

Kötü Ahlak Kabir Azabına Sebep Olur

İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor:

“Sa’d bin Muaz’ın ölüm haberini Resulullah (s.a.v)’e verdiklerinde, Hazret kalkıp ashabıyla birlikte onun evine gittiler. Resulullah’ın emri ile Sa’d’a gusül verdiler. Gusül işlemi bitinceye kadar Hazret kapı önünde ayakta bekledi. Gusül, henut ve kefenleme işleminden sonra onu bir tabuta bırakıp defnetmek için kabristana götürdüler.

Cenazeyi teşyi ederken Hz. Resulullah (s.a.v) ayak yalın ve abasız olarak hareket ediyordu, kabrin yakınına ulaşana dek bazen tabutun sağ bazen de sol tarafını tutuyordu. Hz. Resulullah (s.a.v)’ın bizzat kendisi kabrin içine girip cenazeyi kabre bıraktı; taş, tuğla ve diğer şeylerin getirilmesini emretti. Bizzat kendisi iyice cenazenin üzerini kapatıyor ve: “Ben onun yakında çürüyeceğini biliyorum; ama Allah, kulu bir iş yaptığında onu sağlam yapmasını sever” buyuruyordu. Daha sonra mübarek elleriyle onun üzerine toprak döküp, güzelce mezarını düzlediler.

Bu esnada Sa’d’ın annesi kabrin kenarına gelerek: “Ey Sa’d ! Cennet sana kutlu olsun” dedi.

Hz. Resulullah (s.a.v) bu sözü ondan duyar duymaz şöyle buyurdular ki: “Ey Sa’d’ın annesi! Sus! Allah’tan taraf bu kadar kesin ve yakin ile konuşma. Şimdi Sa’d kabir azabına duçar olmuştur ve bundan dolayı eziyet görmektedir.”

Daha sonra Hazret orada bulunanlarla birlikte mezarlığı terkedip, geri döndüler. Bu arada halk Hazret’e: “Ya Resulullah ! Sa’d için yaptığın işleri, şimdiye kadar hiç kimseye yaptığını görmedik. Ayak yalın, abasız onun cenazesini teşyi ettiniz; tabutun bazen sağ bazen de sol tarafından tutuyordunuz !” dediler.

Hz. Resulullah (s.a.v) onlara:

“Melekler de abasız ve ayakkabısız idiler; ben de onlara uydum” cevabını verdi. Halk: “Bazen tabutun sağından, bazen de solundan tutuyordunuz” dediler. Hazret: “Elim Cebrail’in elinde olduğundan dolayı o tabutun neresinden tutuyorduysa, ben de o tarafından tutuyordum” buyurdu.

Halk bu sözleri duyunca:

“Ya Resulullah ! Sa’d’ın cenazesine gusül verilmesini emrettiniz, bizzat kendiniz ona namaz kıldınız, mübarek ellerinizle onu kabre bıraktınız, kabri kendi elinizle düzelttiniz, bütün bunlara rağmen, yine de: “Kabir Sa’d’ı sıktı” buyurdunuz.

Hz. Resulullah (s.a.v) cevaben: “Evet, kabir azabına duçar oldu. Çünkü o, evinde kötü ahlaklı idi, kabir azabı bundan dolayı idi” buyurdular.

İyi dersler. En iyi seçersen sevinirim^3^

#yeji

#midzy

#itzy