👤

Çin'in üç büyük dini nedir? Açıklayınız.

Cevap :

Cevap:

Çin, dünyanın en eski ve sürekli öğreti ve felsefi geleneklerinin beşiği olmuştur. Çin'de batıdaki anlamıyla bire bir örtüşen bir din anlayışı hiç olmamıştır. Milattan önce 6. yüzyıldan itibaren görülmeye başlayan düşünce okulları kendi içinde özgün olarak sürekli gelişmiştir. Bu yüzden Çin'de inanç sistemleri olarak Çin kültürünü tarihi boyunca şekillendiren Konfüçyüsçülük, Taoizm, ve çok sonradan gelen Budizm düşünce okulları sıralanır. Bu iç içe geçmiş düşünce okulları kendi aralarında kökten farklı bir evren anlayışı taşımazlar ancak klasik anlamıyla batıda ortaya çıkan Musevilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık dinlerinden kökten ayrıdırlar. Bu düşünce okulları öncesinde de Çin'in hem toplayıcı ve avcı şamanik toplumlarında hem de yerleşik tarım toplumları döneminde kainatın doğuşuyla ilgili anlatılan masal ve efsanelerde evrenin; klasik dinlerde olduğu gibi bir yaratıcı tarafından yaratılmasından çok her şeye hamile olan ve hiçbir şeyin henüz bir biçimi olmadığı karanlık bulamaç bir şeyden doğduğu inançları yer bulmaktadır. Bu bulamaç, karanlık hiçbir nesnenin henüz şekil almadığı ama her şeye hamile olunan bu hale masallarda Hundun [en], düşünce okullarında Dao denmektedir. Dao'dan Gök ve Yer yani somut ve soyut olan her şey doğar, yin ve yang değişim ilkeleriyle her şey biçim alır ve dönüşür. Günümüzde Kuantum Kuramı'nın kozmogoni görüşleri Çin'de ortaya çıkan bu evren anlayışına daha yakın durmaktadır. Gök uzayı, yer ise yıldızlar, gezegenler gibi yoğun her şeyi temsil etmektedir. Dao düşünce okulunda Gök ve Yerin ham doğası yani kendiliğindenlik hali olan Zìrán [en] (自然)'a uyması çabasız çabayı uygulaması en uygun yönetim olarak anlatılırken, Konfüçyüsçü okullara göre ise Gök ve Yer ilişkisi hiyerarşik ele alınır, erdem ve görevlere önem verilir, dolayısıyla devletin yönetimi ve halk ile ilişkisi buna uymalıdır anlayışı hakim olmuştur. Çin imparatorları, özellikle Konfüçyüs (Kong Fu Zi) okuluna göre Gök gibi olmalıydılar ve bu yüzden "Göğün Vekaleti"ni (Tianming) talep edip Çin efsanevi ve geleneksel pratiklerine katılırlardı. Yaygın inanç sistemi bu şekilde kendini gösterirken sonraki yüz yıllarda Batıda ortaya çıkan dinler Çin'de yayılmak istemiş olsa da halk arasında bu inanç sistemleri çok rağbet görmemiştir. Ancak günümüzde sayıları fazla olmasa da Çin'de Hristiyanlık ve müslümanlık da yaşamaktadır. 1949 Mao Zedong devriminden beri Çin, bir ateist ve Marksist kurum olan Çin Komünist Partisi tarafından yönetilmektedir. Bu dönemde bilimsel bir zemini olmayan hiçbir görüşe izin verilmedi. Dini hareketler ve kurumlar önce hükûmet kontrolü altına alındı, sonra Kültür Devrimi (1966-1976) sırasında baskıya uğradı. Devrimin yumuşama döneminde geleneksel öğretiler ve sonradan gelen dini örgütlere haklar verilmeye başlanmıştır. Hükûmet henüz beş tane öğreti ve dini resmen tanımaktadır: Budizm, Taoizm, İslam, Protestanlık ve Katoliklik (burada ancak zorla Çin Katolik Kilisesi ile Roma Katolik Kilisesi arasında bir ayrım uygulanmaktadır). 21. yüzyılın başında kurumsal idarelerde Konfüçyüsçülük ve Çin halk gelenekleri giderek daha fazla tanınma kazanmaktadır. Çin'deki en yaygın inanç ve pratik sistemini oluşturan halk dini veya popüler din, en azından Shang ve Zhou hanedanlarından beri evrimleşmiş ve kendisini toplumsal şartlara göre uyarlamıştır. Bu dönem boyunca bir teolojinin temel unsurları ve evrenin doğası için manevi açıklama [en] ortaya çıktı. Bu esasen çeşitli tanrılar ve ölümsüzleri [en] simgeleyen şen (神) karakterine bağlılık vadetmekten oluşur. Bu tanrılar ve ölümsüzler, ya doğal çevreye ait ilahlardan ya da insan grupları, nezaket kavramları ve kültür kahramanlarıyla özdeşleştirilen atasal ilkelerden oluşur. Bu figürlerin birçoğu Çin mitolojisi ve tarihinde yer almıştır.[6] Konfüçyüs felsefesi ve dini pratikleri daha sonraki Zhou döneminde gelişti; Taocu kurumsallaşmış dinler ise Han Hanedanı tarafından geliştirildi. Kısa zaman sonra Budist pratikler ve kurumlar ortaya çıktı, ve çeşitli mezhepler [en] ve yerel kültler yayıldı. Matsu (denizlerin tanrıçası), Çin ırkının progenitörü olarak anılan Sarı İmparator, Guan Yu (savaş ve iş tanrısı), Caishen [en] (refah ve zenginlik tanrısı) ve Pan Gu, yaygınlaşmış kültlerin bazı örneklerini oluşturur. Bununla birlikte Çin, Konfüçyüs döneminde başlayan hümanist ve seküler düşüncenin evi olarak sık sık düşünülmektedir. Çin Budizmi 1. yüzyıl (Han Hanedanı)dan beri gelişmiş, aborjin dini kökten etkilemiş ve günümüz Çin'de büyük bir etkiye sahiptir.

21. yüzyılın başında yapılan ulusal anketler, Han Çinlilerin %80'inin (yani yüz milyonlarca insanın) bir çeşit Çin halk diniyle Taoizmi izlemektedir; %10-16'si Budist; %3-4'ü Hıristiyan; ve %1-2'si Müslüman. Halk din mezhepleri nüfusun %2-3'ünden %13'üne kadar oluşturur; Konfüçyüsçülük ise dini bir öztanımlama olarak entelektüeller tarafından benimsenir. Ek olarak, etnik azınlık grupları arasında farklı dinler izlenmekte; ör. Tibetliler arasında Tibet Budizmi, Hui ve Uygur halkları arasında ise İslam yaygındır. Çin'de Hristiyanlığın tarihi 7. yüzyıla kadar uzanır, ancak 16. yüzyılda Cizvit misyonerler [en] tarafından yeniden getirilmesine kadar kökleşmedi.[7] Taiping Ayaklanması (1849-1861)'nın Protestan öğretilerden esinlenmiş olmasına rağmen 19. yüzyıl Protestan misyonerleri [en] ilk başta yalnızca az sayıda kavim buldu, fakat 20. yüzyılda Hristiyan toplulukları çoğalmaya başladı.[8] Komünist yönetimi altında yabancı misyonerler ülkeden sürüldü, kiliselerin çoğu kapatıldı ve Hristiyanlara ait okullar, hastaneler ve yetimhaneler ele geçirildi.[9] Kültür Devrimi boyunca çok sayıda rahip hapse atıldı.[10] 1970'lerin sonlarının ardından Hristiyanlar, bazı dini özgürlüklerini geri kazanmaya başladı.[11]

Açıklama:

En iyi Seçermisin??

#Sulli #OptiTim