Cevap :
Cevap:
Alice bir gün göl kenarında ablası ile gezintiye çıkar. Gözleri konuşan bir tavşana takılır. Tavşanı takip eder ve yakalayacağı sırada bir kuyuya düşer. Kuyu çok derindir. En sonunda bir odaya düşer ve odada küçük küçük kapılar vardır. Bu kapılardan geçmek imkansızdır. Masada bulunan içeceği içince boyu kısalır ve kapıdan geçecek hale gelir ama anahtara uzanması içinde boyunun uzun olması gerekir. Boyu bu seferde çok uzar ağlar. İmdadına bir fare yetişir. Daha başka hayvanlarla da tanışır. Kapıdan geçer. Yakalamaya çalıştığı tavşan ile karşılaşır. Tavşan ona emirler verir ve bir takım eşyalar getirmesini söyler. Alice eşyaları getiremeden bir evin içinde tıkılı kalır. Başka hayvanlar gelir ona yiyecek verir. Bunu yiyen Alice küçülür ve evden rahatlıkla çıkar. Bir tırtılla karşılaşır ve konulur. Bir eve gelir burada garip kişilerle tanışır. Bebek olarak gördüğü şey aslında bir domuzdur. Bir kedi ile karşılaşır bu kedinin kendini kaybetme özelliği vardır. Kedi Alice’yi saraya götürür. Kraliçe mahkemeye çıkarılmasını söyler. Alice böyle garip olaylarla karşılaştığına inanamaz en sonunda da rüyasından uyanır.
Açıklama:
En iyi secermisin iyi dersler kolay gelsin
Açıklama:
Alice ablası ile birlikte parkta oturmaktaydı ablası yanında kitap okuyordu ama Alice’in canı sıkılıyordu. Ablasının okuduğu kitaba bakarak, “Resimsiz ve konuşmazız kitap ne işe yarar ki?” diye düşündü. İşte tam o sırada, pembe gözlü Beyaz tombiş bir tavşan yanından koşarak geçti. Aslında bu sıradan bir olaydı. Ancak, Tavşan yelek cebinden bir saat çıkarıp baktı ve ardından koşarak uzaklaştı. İşte bu sıradan bir şey değildi. Alice merakla tavşanın peşinden koştu. Tavşan bir deliğe girdi, Alice de arkasından deliğe girdi. Kuyu sanki dipsiz gibiydi düştükçe düşüyordu. Aşağıya doğru baktı, karanlıktı. Duvarlara baktı. Her şeyi görüyordu. Raflar, kitaplarla doluydu. “Acaba dünyanın diğer ucana kadar düşer miyim?” dedi. Düşüşü devam ediyordu. Kedisi aklına geldi. “Zavallı Dinah’ağım beni çok arayacak…” Birden kendini yerde buldu. Canı hiç acımamıştı. Önüne bakınca bir koridor gördü. Tavşan da hızla koşuyordu. Böylece bir salona geldi Salonun bütün kapıları kapalıydı. Sadece ortasında üç ayaklı bi masa vardı. Masanın üzerindeki altın anahtarı aldı ve perdenin arkasındaki küçük kapıyı bularak açtı. Ancak, bu kapıdan geçmesi mümkün değildi çünkü kapı çok küçüktü. . Tekrar masanın yanına döndü. Burada üzerinde “beni iç” diye yazan bir şişe vardı. İyice kontrol ettikten sonra içti. Çok lezzetliydi. Küçüldükçe küçüldü. Bu sefer de anahtarı masadan alamadı çünkü anahtar çok ağır geliyordu. Üzülüp, ağladı. Sonra kendisini toparlayınca, masanın altında “Beni ye” diye yazan bir çörek gördü ve son kırıntısına kadar yedi.