👤

ÇOCUKLUĞUM
Çocukluğum, çocukluğum...
Uzakta kalan bahçeler.
O sabahlar, o geceler,
Gelmez günler çocukluğum.
ALATURKA
Çık benim şair tabiatım, çık orta yer
Fakir güzelinden söyle
Hasret ateşinden çal
Çal, söyle benim derdimi sevdalı sesinle.
naburma
Kocah
Çocukluğum, çocukluğum...
Gözümde tüten memleket.
Artık bana sonsuz hasret,
Sonsuz keder çocukluğum.
Hep bilinen şarkılar gibi olsun
Hani, dil-i biçâreden
Sun da içsin yâr elinden
Hani bilinen şarkılardan olsun.
Çocukluğum, çocukluğum...
Habersiz ölen kardeşim,
Mezarı bilinmez eşim,
Her bir şeyim çocukluğum.
Yeni sözler arama nafile
Derdim yeni olsa anlarım
Gel, hazırından söyle bu akşam
Üzme yetişir, üzme firakınla harabım.
Çocukluğum, çocukluğum...
Bir çekmecede unutulmuş,
Senelerle rengi solmuş,
Bir tek resim çocukluğum...
Ziya Osman SABA
Sonunda ah çekeriz derinden
Kim anlayacak sahiden olduğunu
Sen söyle yalnız
Zülfündedir baht-1 siyâhım bestesini
Dede'den.
Melih Cevdet ANDAY


Cevap :

GENÇLİGİM

Açıklama:

Hedefi şaşmazdı, gitti çığırdan,

Şeytana uymazdı, aldı ağırdan.

Hatamı affeyle Ulu Yaradan!

Yolunda, bir aciz kuldu gençliğim.

Hiç kimse etmezdi ondan şikâyet,

İnsanlık dediğin budur nihayet.

Her zaman doğruya etti ziyaret,

Güzele, iyiye yoldu gençliğim

Gün oldu sefalet geldi kapıya,

İsyanı olmadı, sağlam yapıya.

Ne paraya esir ne de tapuya,

Değersiz, geçersiz puldu gençliğim.

Fırtına gibiydi, estikçe esti,

Ununu eleyip, eleği astı.

Azığı; topraktan bir küçük testi,

Dolar mı dolmaz mı bildi gençliğim.

Ne çare gelmez ki gidenler geri,

Dedim ki unutma, geldiğin yeri.

Pişmanlık faydasız ezelden beri,

Saçını başını yoldu gençliğim.

Hor görme hiçbir an; mazini asla!

Gönlünü doldurma, keşkeyle yasla.

İtibar gelmez ki altından tasla,

Arayıp sonunda buldu gençliğim.

Yirmili yaşlarda, dokuz canlıydı,

Bir yerde duramaz, heyecanlıydı.

Sözünün eriydi, delikanlıydı,

Bazen de çekilmez hâldı gençliğim

Kırkında bağrına ateşler düştü,

Geride kalanın hepsi de düş’tü.

Kaç kere haşlandı, piştikçe pişti

Hamlığın izini sildi gençliğim.

Farkında değildi geçen zamanın,

Başına çökecek beyaz dumanın...

Nağmesi kesildi artık kemanın,

Ha koptu kopacak teldi gençliğim.

Hazanda gül gibi soldu gençliğim