Cevap :
Cevap:
o kadar çok nasıl yazılım delimisisn
Açıklama:
sakla zamanı gelir zamanı
ağaç yaş iken eğilir
inanama reklama zehir koyar sofrana
nerede sağliklı aşoaraya yanaş
Cevap:
Açıklama: deyimler
>> Ayıkla pirincin taşını; işlerin içinden çıkılmaz bir hal aldığını anlatmak için kullanılır.
>> Ağzında bakla ıslanmamak; sır tutamamak, her şeyi ortaya dökmek demektir.
>> Açık kapı bırakmak; bir şans daha vermek anlamında kullanılır.
>> Bal dök yala; her yeri tertemiz yapmak.
>> Cebi delik; savurgan kişiye verilen addır.
>> Can kulağı ile dinlemek; tüm dikkatini konuşan kişiye vermek.
>> Çalkmadan oynamak; müziksiz bir şekilde dans etmek.
>> Çam devirmek; bir konu hakkında pot kırmak.
>> Çantada keklik; bir kişinin veya maddenin çabucak elde edileceğini düşünmek.
>> Çamur atmak; bir kişiye iftira atmak.
>> Damarına basmak; bir kimsenin hassas olduğu konularla ilgili tahrik edici konuşmak.
>> Damdan düşer gibi; aniden ortaya çıkan bir olay için kullanılır.
>> Dilli düdük; çok konuşan kimseler için kullanılır.
>> Dış kapının dış mandalı; çok yakınlığı olmadığı halde her şeye burnunu sokan kişilere denir.
>> Fare düşse başı yarılır; çok yoksul olan mekanlar için kullanılır.
>> Fink atmak; istediği gibi gezi tozmak.
>> Fırıldak gibi dönmek; sadece kendi çıkarları ve menfaatlerini düşünmek.
>> İçli dışlı olmak; çok samimi davranışlar demektir.
>> İçi içine sığmamak; mutluluktan ne yapacağını bilememek.
>> İçine ateş düşmek; yaşadığı üzüntünün tarifinin olmaması.
>> Kanı kaynamak; aniden bir sevgi patlaması yaşamak.
>> Mart kedisi gibi; çok çapkın olmak.
>> Masal anlatmak; kişinin doğru bildiğini yalan söyleyerek anlatması.
>> Nalları dikmek; canlının ölmesi anlamında kullanılır.
>> Nal toplamak; bir sınavın sonucunun başarısız olmasıdır.
>> Ne baş belli ne ayak; her şeyin karmakarışık olma durumudur.
>> Ne oldum delisi; geçmişini unutup sonradan görmelik yapmak.
>> Ocağına düşmek; bir başkasına muhtaç olmak.
>> Ok yaydan çıktı; bir durum için ‘’artık ne olacaksa olsun’’ dendiği noktadır.
>> Oturduğu dalı kesmek; kendi yararına olan şeylerden elini ayağını çekmek.
>> Ödü patlamak; çok korkmak.
>> Rest çekmek; bir durumu hiçbir şekilde kabul etmemek.
>> Rol oynamak; bir olayda etkisi olmak.
>> Ruhu duymamak; her şeyden bir haber olmak.
>> Saman alevi gibi parlamak; birden sinirlenmektir.
>> Sepet havası çalmak; kişiyi bulunulan ortamdan kovalamak.
>> Sıfırı tüketmek; sahip olunan tüm varlığı harcamak, tüketmek.
>> Sinek avlamak; kişinin bir işi olmaması veya müşterisi olmaması.
>> Şamar oğlanı; herkesin sinirini bir kişiden çıkardığı kişidir.
>> Şeytan görsün yüzünü; o kişiyi görmek istememek.
>> Ucu ucuna getirmek; tam tamına yettirmek.
>> Uluorta konuşmak; düşünmeden her yerde boş konuşmak.
>> Üç buçuk atmak; Çok korkmak.
>> Yabana atmak; bir fikri veya düşünceyi önemsememek.
>> Yağlı müşteri; çok zengin kişi.
>> Yaka silkmek; Bir kişiden bıkmak.
>> Yan çizmek; verilen sözden dönmek.
>> Zılgıt yemek; azar işitmek.
>> Zokayı yutmak; bir konu hakkında kandırılmak.
>> Zıvanadan çıkmak; sinirlerine hakim olamamak, delirmek.
>> Zurnanın zırt dediği yer; bir işin en can alıcı noktası
Çam devirmek; Boşboğazlık ederek söylenmemesi gereken lafı söylemek
Çamur atmak; Bir kişiye yalan ithamlarda bulunmak.
Çantada Keklik; Çabucak elde edilmek.Emek harcamadan sahip olmak
Can kulağı ile dinlemek; Tüm dikkati ile dinlemek.
Cebi delik; Savurgan olan Para biriktiremeyen kişidir.
Çalmadan Oynamak; Eğlenecek bir şey hemen bulan. Teneke sesine daği oynamaya başlayan.
Dilli Düdük; Geveze kişişlere denir.
Eceline Susamak; Tehlikeli olayların içerisinde yer almak.
Ekmeğine kan doğramak; Büyük acı içerisinde olmak
El Etek Çekmek; Yaptığı işi bırakmak,
Fırıldak gibi dönmek; Bencil şekilde davranmak
Damarına Basmak; Bir kişinin en hassas olduğu konulara değinmek.
Damdan düşer gibi; Birden bire ansızın olan durumlarda kullanılır
Dış kapının dış mandalı; Çok yakın olmadığı halde konuya dahil olana denir
Fink Atmak; Kafasına göre davranmak,hareket etmek
Göz Gezdirmek; Derinlemesine incelemeden okumak. Bir şeyi, bir yeri pek fazla dikkat etmeden çabucak incelemek.”Raftaki mallara şöyle bir göz gezdirip çıkalım.”
Göz Değmek; Nazar
Göze Batmak; Sivrilmek, dikkat çekmek (Olumsuz Manada)
Gözden Düşmek; Eski değeri kalmamak
İç etmek; Kendine ait olmayan şeyi sahiplenmek.
İçli dışlı; Samimi, sıcak davranmak.
İçi içine sığmamak; Çok sevinmek
İçine ateş düşmek; Büyük bir acı yaşamak.
atasözü
*Abanın kadir yağmurda bilinir: Bir şeyin kıymeti zamanında kullanıldığında bilinir.
*Acı patlıcanı kırağı çalmaz: Hayatta birçok zorlukla karşılaşan, zorluklarla baş etmeyi öğrenir.
*Ateş düştüğü yeri yakar: İnsanların ıstırabı, acısı, derdi sadece kendilerini derinden etkiler.
*Ateş olmayan yerden duman çıkmaz: Her şeyin muhakkak bir sebebi vardır.
*Ayranım ekşidir diyen olmaz: Herkesin kendine göre yaptığı iş çok değerlidir.
*Babadan mal kalır, kemal kalmaz: Babadan mal, mülk kalır, ahlak ve fazilet miras kalmaz.
*Besle kargayı oysun gözünü: Kıymet bilmeyenler, iyiliğe kötülükle mukabele eder.
*Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Hiçbir zaman hiç kimseyi küçümsememek gerekir.
*Cahil adam meyvesiz ağaca benzer: Bilgisizler, ne kendilerine ne de etrafındakilere fayda sağlar.
*Can boğazdan gelir: İnsanın hayatına devam edebilmesi için, iyi beslenmesi gerekir.
*Çürük tahta çivi tutmaz: Tamamen bozulan bir şey daha işe yaramaz.
*Damlaya damlaya göl olur: Tasarruf yapmak zamanla kazandırır.
*Dost kara günde belli olur: İyi günde yanında olanlar, kötü gününde de yanındaysa gerçek dostturlar.
*Fare çıktığı deliği bilir: Kötü şeyler yapıp da zorda kalan ne yapacağını bilir.
*Gelin ata binmiş ya nasip demiş: Ne zaman ne olacağı belli olmaz.
*Gülü seven dikenine katlanır: İyi şeyler için kötü şeyler göz ardı edilebilir.
*İki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş: Birbirini sevenlerin gözünde olumsuz şartlar göz ardı edilir.
*Komşu komşunun külüne muhtaçtır: En ufak bir işte bile sosyal yardımlaşma önemlidir.
*Rüzgar eken fırtına biçer: Kötü davranan biri daha büyük kötülüklere maruz kalır.
Abanın kadri yağmurda bilinir.
-Bir şeyin gerçek değeri, ancak ona çok gerekseme duyulduğu zaman iyi anlaşılır.
Aba vakti yaba, yaba vakti aba (Kürklü orak vaktinde, orağı kürk vaktinde.)
-Kişi, kendisine gerek olan şeyleri vaktinden önce ve ucuz olduğu zaman satın almalıdır. Yazın aba, kışın yaba satın almak gibi.
Fırsat her vakit ele geçmez
-Ele en iyi biçimde yararlgeçirilen imkân veya durumdan anmak gereklidir. Çünkü insanın karşısına çok seyrek çıkar.
Fukaranın tavuğu tek tek yumurtlar
-Yoksulun şansı hemen hemen hiç gülmez. Onun eline geçen imkânlar da öyle çok değildir. İmkânları sınırlıdır; bunun için, hangi işe el atarsa atsın, zengin gibi kazanamaz. Umduğundan fazla kazandığı görülmemiştir.
Gafile kelâm, nafile kelâm
-Çevresindeki gerçekleri görmeyen, sezmeyen, bilgisiz, dalgın kimseye ne söylense kâr etmez. O, bildiği gibi hareket eder. Dolayısıyla ona söylenecek her söz boşa gider.
Gammaz olmasa tilki pazarda gezer
-Gizli-saklı, kanunsuz yollarla çıkar sağlamayı iş edinen kimseleri, söz getirip götüren kimselerin varlığı korkutur. Dolayısıyla bunlar yakayı ele vereceklerinden çekinerek, herkesin içinde öyle uluorta dolaşamazlar.
Garip kuşun yuvasını Allah yapar
-Kimsesiz, zavallı, yoksul ve güçsüz kişiye yüce Allah yardım eder. Hiç ummadıkları bir yerden kendilerine yardım eli uzanır ve darda kalmazlar. Yüce Allah onları korur, gözetir ve mal sahibi yapar.
Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını çalar
-Kişi geçimini kimden sağlıyorsa, kimin hizmetinde ise, ne kadar merhametsiz ve acımasız olursa olsun, ne kadar fikirleri uyuşmazsa uyuşmasın onun yanında olur; onun istediklerini yerine getirir.
Gelen gidene rahmet okutur (Gelen gideni aratır)
-Bir işe veya göreve sonradan gelen, orada daha önce çalışandan daha başarısız ve geçimsiz olabilir. Dolayısıyla beğenmediğimiz o eskiyi bize aratır ve “keşke o gitmeseydi, o çok iyiydi” dedirttiği olur.
Gelene git denilmez
-Kendiliğinden gelen güzel bir şeyi, faydayı geri çevirmek doğru olan ve yakışık alan bir şey değildir. 2. Gelenek ve göreneklerimize göre, kendiliğinden gelen konuğu kabul etmeyip geri çevirmek doğru bir davranış olmaz.
Gemisini kurtaran kaptan
-Tehlikeli, güç bir duruma düşüp de ortalık iyice karışınca kimileri kendi başlarının çaresine bakarlar. Bunlar ne yapıp yapıp kurtulur ve iyi sonuca ulaşırlar.
Gençliğin kıymeti ihtiyarlıkta bilinir (anlaşılır)
-İnsanın gençliği göz açıp kapayıncaya kadardır. Ne olup bittiği pek anlaşılamadan geçip gider. İnsan ihtiyarlayınca şöyle düşünür, yapılacak pek çok şeyin varolduğunu fark eder. Ancak iş işten de geçmiştir. Çünkü bunları yapacak ne gücü ne de zamanı vardır. İşte o an, gençliğin ve gençlik günlerinin ne denli kıymetli olduğunu anlar.
Gençlikte para kazan (taş taşı), kocalıkta kur kazan (ye aşı)
-Gençlik, insanın en verimli çağıdır. Güç ve enerji doludur. İnsan işte bu dönemde çalışıp para biriktirmeli, mal-mülk sahibi olmalıdır. Çünkü ihtiyarlayıp gücünü yitirdiği, çalışamadığı dönemde ona ihtiyaç duyacaktır. Elinde olduğu için de rahat yaşayacak ve sıkıntı çekmeden gün geçirecektir.
Giden kağnının gölgesinde oturulmaz.
-Başkasına ait olan herhangi alet veya malzemeden istediğin zaman istifade edemezsin
Hacı hacı olmaz gitmekle Mekke`ye, dede dede olmaz gitmekle tekkeye
-Bir işte asıl olan iyi niyet, samimiyet ve içtenliktir. Bunlar olmadan bir işi görünüşte ve şeklen yapmakla o iş gerçekten yapılmış olmaz. Böyle yapılırsa gerçekten iyi sonuç alınıp amaca ulaşılamaz.
Hacı hacıyı Mekke’de bulur.
-Aynı amaç için çabalayanlar birbirleriyle buluşabilirler.
Hak gelince, batıl gider
-Kuranı kerim`deki “Hak geldi, bâtıl zâil oldu” âyetinden yola çıkılarak oluşturulan bu atasözünde, “Hak”, Yüce Allah`ın emri, hükmü anlamındadır; “bâtıl” ise doğru ve gerçeğin karşıtıdır. Dolayısıyla bir anlaşmazlık sırasında doğrudan ve gerçekten yana olunur, insaflı ve adaletli hüküm verilirse, doğru ve gerçeğin karşısında olan zalimler çekip gitmek zorunda kalırlar.
Hak yerde kalmaz
-Gerçek, doğru, adalet, insaf ve haklı kazanç hiçbir şekilde yok edilemez. Kişinin hakkı olan şey ya bu dünyada, ya da öbür dünyada kendisine verilir. Hakkı hor görenler, çiğnemeye kalkışanlar, inkâr edenler büyük bir aldanış içindedirler.
Hamala semeri yük değildir (olmaz)
-İnsana kendi işi ağır gelmez. Çünkü üstlendiği iş ve sorumluluk yaşadığı hayatın tabiî bir sonucudur.
Hamama giren terler
-Bir işe girişen kimse, o işin güçlüklerini, sıkıntılarını ve masraflarını göze almalıdır. Çünkü bu işin durumunu, sorumluluğunu kendi isteğiyle kabul etmiştir.
Haramın temeli olmaz (Haramdan şifa olmaz)
-Yüce Yaratıcı`nın yasak ettiği yollardan, emeksiz ve haksız olarak bir şeye el atıp sahip olmak haramdır. Bu çeşit kazanç insana ne tat verir, ne de yarar getirir. Kişi o şeyden gereği gibi faydalanamaz, geldiği gibi çabuk gider, hayrını göremez.
Harman dövmek keçinin işi değil
-Hemen her işin bir yapılma biçimi ve ustası vardır. Ağır, önemi büyük işleri öyle herkes yapamaz. Hele bu işler acemi kimselere hiç bırakılamaz. Bu tür işlerden iyi sonuç almak isteyenler, işlerini mutlaka ehline vermelidirler.
Hastalık sağlık bizim (insan) için
-Sağlıklı bir insan organizmasında birtakım değişikliklerin ortaya çıkmasıyla fizyolojik görevlerin aksaması, dolayısıyla sağlığın bozulması son derece tabiîdir. Bu sebeple, hasta olmamak için önceden tedbir almalı, her halükârda hastalığa yakalanırsa da bunu büyütmemeli insan.
Hatasız kul olmaz
-Hiçbir insan tam değildir. Her insan bilerek ya da bilmeyerek yanılıp yanlışlığa düşebilir, suç işleyebilir, günaha girebilir. Kusurları bakımından insanlara fazla yüklenmek doğru değildir. Önemli olan insanların hatalarını yüzüne vurmak değil, hatalarını azaltmada onlara yardımcı olmaktır.
-Sözün gerçek anlamında “Hay” ve “Hû” Allah demektir. Yani Allah`tan gelen, yine Allah`a gider anlamındadır bu söz. Ancak halk arasında mecazî bir anlam kazanmıştır. Kolay ve emeksiz kazanılan şeyler elden kolay çıkar. Elde kalıcı olanlar, emek sarf edip alın teri dökerek kazanılan şeylerdir
Babadan mal kalır, kemal kalmaz: Babadan mal, mülk kalır, ahlak ve fazilet miras kalmaz.
Abanın kadir yağmurda bilinir: Bir şeyin kıymeti zamanında kullanıldığında bilinir.
Acı patlıcanı kırağı çalmaz: Hayatta birçok zorlukla karşılaşan, zorluklarla baş etmeyi öğrenir.
Ateş düştüğü yeri yakar: İnsanların ıstırabı, acısı, derdi sadece kendilerini derinden etkiler.
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz: Her şeyin muhakkak bir sebebi vardır.
Ayranım ekşidir diyen olmaz: Herkesin kendine göre yaptığı iş çok değerlidir.
Cahil adam meyvesiz ağaca benzer: Bilgisizler, ne kendilerine ne de etrafındakilere fayda sağlar.
Besle kargayı oysun gözünü: Kıymet bilmeyenler, iyiliğe kötülükle mukabele eder.
Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Hiçbir zaman hiç kimseyi küçümsememek gerekir.
Fare çıktığı deliği bilir: Kötü şeyler yapıp da zorda kalan ne yapacağını bilir.
Can boğazdan gelir: İnsanın hayatına devam edebilmesi için, iyi beslenmesi gerekir.
Çürük tahta çivi tutmaz: Tamamen bozulan bir şey daha işe yaramaz.
Damlaya damlaya göl olur: Tasarruf yapmak zamanla kazandırır.
Dost kara günde belli olur: İyi günde yanında olanlar, kötü gününde de yanındaysa gerçek dostturlar.
Aba vakti aba, yaba vakti yaba: Her şeyin yeri ve zamanı vardır.
Gelin ata binmiş ya nasip demiş: Ne zaman ne olacağı belli olmaz.
Gülü seven dikenine katlanır: İyi şeyler için kötü şeyler göz ardı edilebilir.
İki gönül bir olunca samanlık seyran olurmuş: Birbirini sevenlerin gözünde olumsuz şartlar göz ardı edilir.
Komşu komşunun külüne muhtaçtır: En ufak bir işte bile sosyal yardımlaşma önemlidir.
Rüzgar eken fırtına biçer: Kötü davranan biri daha büyük kötülüklere maruz kalır.
Sakla samanı gelir zamanı: Toplu iğne olsa dahi çöpe atmak yerine sakladığımızda zamanı geldiğinde ihtiyaç duyarız.
Acele işe şeytan karışır: Acele yapılan işte hayır olmaz.
Ada bana, adayayım sana: Sen bana bir iyilik yap bende sana bir iyilik yapayım.
Adam olana bir söz yeter: Aklı başında birine bir şey bir kere söylenir.
22 Dünyanın ucu uzundur: İnsanlar birbirine muhtaçtır.
Can çıkmayınca huy çıkmaz: İnsan huylarından kolay kolay vazgeçemez.
Gülme komşuna, gelir başına: Başkalarının gülünç yönleri ile alay edilirse, gün gelir senin başına da aynı olay gelir.
Eşek hoşaftan ne anlar: Anlayışsız bilgisiz insana ne kadar anlatırsan anlat anlamaz.
Evi ev eden avrat: Ailede kadın önemli yere sahiptir.
Ayağını yorganına göre uzat: Masrafların gelirinden fazla olursa gün gelir dara düşersin.
Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz: Herkes kendine uygun olan, kendi çıkarlarına uygun olan şeylerden bıkmaz.
Adam olana bir söz yeter: Akıllı ve her şeyi rahatça anlayan kişiye bir sözü bir kez söylemek yeterli olur.
Ağlatan gülmez: Zalim bir kişi, birisine eziyet ettiğinde kendisi de rahat edemez, huzur içinde yaşayamaz.
İYİ DERSLER
EN İYİ SEÇER MİSİN?